Türkiye'nin İlk ve Tek Blog Oyun Sitesi
Üyelik Gerekmeden Sınırsızca Bedava Oyunlar

Prince of Persia

Prince of Persia


Prince of Persia çoğu oyuncunun ilk göz ağrısıdır. İlk çıktığında yarattığı etkiyi seneler sonra çıkan diğer Prince of Persia oyunlarıyla katladılar. Etkileyici bulmacalar, aksiyondaki akıcılık, doğu esintisi taşıyan muhteşem müzikler... Bunlarla kazındı aklımıza çağdaş Prince of Persia oyunları. Şimdi ise yeni Prince of Persia’nın tanıtım videoları ve oyun içi görüntülerin ardından ağzımıza çalınan parmaklarca balı tükürme zamanı.

Prince of Persia yine kaotik dünyasıyla dikkat çekici. Oyun bu kaotikliğe uygun bir girişle başlıyor zaten. Bulanık görüntüler ve anlamsız konuşmalar eşliğinde Prensi çölün ortasında Farah’ı ararken, oyun boyunca yanımızda bulunacak hikayenin asıl kızı Elika ile tanışıyoruz. Elika ile daha ilk konuşmalarımızda anlaşılıyor ki prensin aradığı Farah’ın önceki oyunlardaki prenses ile alakası yok ve daha da kötüsü çöldeki yol arkadaşının, açıkçası prensin “yük” eşeğinin adı olduğunu öğreniyoruz. Önceki oyunlara gönderme yaparmış gibi iğrenç espri yapma metodundan doğan bir tiksinti oluşurken, Elika’nın başındaki belaya prensle beraber biz de ortak oluyoruz. Diğer bir deyişle; Elika babasının peşine taktığı askerlerden kaçarken prens de Elika’nın peşine takılıyor. Elika’ya tapınağa kadar eşlik ettiğimiz süre bir eğitim bölümü gibi geçiyor. Temel hareketleri ve bir - iki kombo öğrenerek geçiyor giriş kısmı. Fakat tapınağa girişimizin ardından asıl hikaye başlıyor. Tapınağın ortasında “Tree of Life”ı gördüğümüz anda Elika’nın babası kılıcını çekiyor. Kral, prens karşısındaki çaresizliğinden doğan son hamlesini “Tree of Life” üzerine yapınca karanlık ve yıkım bütün tapınağı ve çevresini eline geçiriyor. Bizim yapmamız gereken ise belli, bu kaos ortamını ve ölümcül yaratıkları yeryüzünden tamamen silmek...

Ubisoft yeni Prince of Persia’nın görsellerini yayınlandıktan sonra herkesin aklına kazınan grafikler beklendiği gibi göz alıcı. Çizgi-roman havasında tasarlanmış bütün karakterler. Prensin bütün animasyonları özenle hazırlanmış. Sadece aksiyon ağırlıklı sahnelerde değil, yürürken ya da Elika ile dar bir alanda yer değiştirecekleri zaman bile birbirlerine tutunarak yol vermelerine kadar ince detaylara dikkat edilmiş. Mekanlar karakter tasarımlarına göre daha gerçekçi bir şekilde hazırlanmış, böylece karakterlerin çizgi-romansal tasarımları daha da ön plana çıkarılmış. Savaş sahnelerinde ise yine dans edercesine kombolarla düşmanların hakkından geliyoruz.
Kombolardan konu açılmışken, komboların azlığı bir yana, yeni Prince of Persia’da kullanılabilecek tek silah elinizdeki kılıç ve eğer silahtan sayılırsa metal parmaklı bir eldiven. Kılıcımızın sıradan bir kılıç dışında hiçbir özelliği yok. Eldiven ise düşmanı havaya fırlatmak için ya da komboları bağlamak için kullanılıyor savaş sahnelerinde ama eldivenin asıl yararı sivri metal uçlarını yüksek duvarlara saplayarak aşağı süzülmek. Daha önceki Prince of Persia oyunlarında ki çeşitliliği düşünecek olursak, bu yeni oyunda oldukça kısır bir savaş sistemi oluşturulmuş. Silah envanteri de olmayınca bu durumu Elika ile örtbas çalışmışlar sanki. Elika savaşlara büyüleriyle eşlik ediyor(bizim kontrolümüzle). Ne yazık ki yaptığı tek büyü var. Yaptığı büyünün işlevselliğini göz ardı edemem; fakat sürekli aynı hareketler, aynı büyü... Kısacası savaş sistemindeki eksikliği Elika’nın komboları ya da sihirli gücü bile kurtaramamış.

Saldırı çeşitleri ise tuşlara dağıtılmış. Savaş moduna geçildiğinde X tuşu normal ataklar, A tuşu ile akrobatik ataklar ve B tuşu eldiven saldırılarını yapmaya yarıyor. Y tuşu ise Elika’nın büyü saldırılarını yapmak için kullanılıyor. Tek başlarına etkili olmayan bu saldırılar komboyla fazla hasar veriyor düşmanlara. Savunmak için kullanılan RT tuşuyla, savuşturulan bazı ataklara düşmanın verdiği açıklara göre karşı saldırı yapılabiliyor. Bu da savunma / saldırı sistemine bir dinamiklik getirmiş. Savaş modunda olmadığımız zamanlarda zıplamak için X tuşunu, asıldığımız platformlardan aşağı kaymak için RT tuşunu kullanıyoruz. Yönümüzü kolay bulabilmek için ise “Back” tuşuyla açılan haritadan waypoint’ler belirleyebiliyoruz.
Meşhur Persli prensimizin “cool” tavırlarının yerinde yeller esiyor yeni oyunda. Eski prense ne oldu bilinmez ama yeni prens tam anlamıyla çenesi düşük bir karakter. Oyun başlar başlamaz bunu hissettiriyor zaten. Oyuna eklenen diyalog özelliği ise bu durumu destekler nitelikte. Ara videolar ile bir solukta dinleyebileceğimiz bir diyalog cümle cümle ilerliyor bu yüzden. Her cümle arasında tekrar tekrar diyalog tuşuna basmak zorunda kalmak insanı çileden çıkartıyor. Yanı sıra prensin anlamsız esprileri can sıkıcı boyutta. Ekranın sol alt köşesinde sürekli yanıp sönen diyalog tuşunu gördüğünüz her an işkenceye dönüşüyor bir süre sonra. “Acaba bu sefer nasıl bir iğrenç espriye maruz kalacağım?” kaygısıyla dinliyoruz konuşmaları.

Önceki Prince of Persia’ların en can alıcı özelliği ise prensin akrobasi yeteneği ve bu yeteneği sayesinde çözülen bulmacalardı. Yeni Prince of Persia ise başlarda sadece prensin akrobasi yeteneğine yönelik platformlara sahip. Fakat ilerledikçe gördüğüm şey şu oldu: Oyun nasıl başlıyorsa öyle devam ediyor. Hiçbir bulmaca olmamasının yanı sıra, bir süre sonra bütün mekanlar aynı gelmeye başlıyor. Hep aynı hareketlerle aşılan birbirinin benzeri platformlar yüzünden Prince of Persia’yı bitirmek bir sabır testine dönüşüyor.

Genel bir bakış açısıyla yeni Prince of Persia, adı sömürülmüş ve beklentileri baltalamış bir oyun olarak Ubisoft’un defolu oyunlar sepetinde yerini alıyor. Görsel efektler ile gözlerimizi boyamışlar diyemem; belli ki görsellik üzerinde emek harcanmış. Senaryosu ve hikayenin geçtiği mekan sayesinde özgün ve etkileyici bir Prince of Persia evreni yaratılmış. Fakat bunların dışında, Prince of Persia’yı Prince of Persia yapan bulmacaların olmaması ve sürekli olarak platformdan platforma atlamak oyunu çizgisel kılıyor ve oyuncuya zaman kaybediyormuş hissini veriyor.

level

Paylaş

Hiç yorum yok: